Kat Sayısının Daire Değeri Üzerindeki Etkisi
Bir gayrimenkulün değerini belirlerken yalnızca lokasyon, büyüklük ya da bina yaşı değil, aynı zamanda dairenin bulunduğu kat da önemli rol oynar. Özellikle asansör bulunmayan binalarda, kat sayısı doğrudan fiyat üzerinde etkili olmaktadır. Alıcılar genellikle erişilebilirliği daha kolay olan alt katları tercih ederken, üst katlardaki daireler ulaşım zorluğu nedeniyle daha düşük değer görebilmektedir. Bu durum hem satış fiyatına hem de kira bedellerine yansır.
Kat faktörü, yalnızca alıcı tercihlerinde değil, değerleme uzmanlarının raporlarında da kritik bir kriterdir. Örneğin, üçüncü veya dördüncü katın üzerindeki dairelerde, özellikle asansörsüz binalarda talebin azalması nedeniyle piyasa değerinde düşüş görülür. Buna karşılık, giriş kat ya da zemin kat da her zaman avantajlı değildir; güvenlik, gürültü ya da mahremiyet gibi faktörler bu katların değerini olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, değerleme sürecinde kat sayısı tek başına değil, binanın genel özellikleriyle birlikte değerlendirilir.
Sonuç olarak, kat faktörü gayrimenkul değerlemesinde dengeli bir şekilde ele alınmalıdır. Asansörsüz bir binada ikinci kat çoğunlukla en avantajlı kat olarak öne çıkarken, en üst kat ya da giriş kat bazı dezavantajlar barındırabilir. Bu nedenle eksperler, piyasa verilerini dikkate alarak her bir kat için ayrı bir değerleme yaklaşımı uygular.
Alt ve Üst Katlar Arasındaki Değer Farkı
Asansörsüz binalarda en dikkat çeken unsurlardan biri, alt ve üst katlar arasındaki değer farkıdır. Genellikle ikinci ve üçüncü katlar erişilebilirlik ve yaşam konforu açısından en çok tercih edilen katlardır. Bu katlarda hem merdiven çıkma zorluğu azdır hem de sokak gürültüsünden uzak kalınır. Dolayısıyla piyasa değerleri, alt ve üst katlara göre daha yüksek olma eğilimindedir.
Zemin kat ve bodrum katlar ise güvenlik, mahremiyet, rutubet ve gürültü gibi nedenlerle alıcıların daha az talep gösterdiği katlardır. Bu nedenle, aynı binada dahi zemin katta yer alan bir daire, ikinci kattaki bir daireye göre daha düşük fiyatla satılabilir. Öte yandan, üst katlarda ise manzara avantajı bulunsa bile özellikle asansörsüz yapılarda erişim zorluğu nedeniyle değer düşüşü yaşanır. Beşinci ya da altıncı kat gibi yüksek katlı daireler, fiyat belirlemede en çok dezavantaj yaşayan kesimi oluşturur.
Kira piyasasında da benzer bir tablo görülür. Öğrenciler ve gençler üst katları daha ekonomik olduğu için tercih edebilirken, aileler ve yaşlılar genellikle alt katları seçer. Bu durum, kat sayısına göre değer farkının yalnızca satışta değil, kiralama süreçlerinde de belirleyici olduğunu gösterir. Eksper raporlarında da bu fark net biçimde ortaya konur; aynı binadaki daireler arasında %5 ila %20 arasında değer farklılıkları görülebilir.
Gayrimenkul Değerlemesinde Asansörün Rolü
Bir binada asansör bulunup bulunmaması, gayrimenkul değerlemesinde en kritik faktörlerden biridir. Özellikle yüksek katlı binalarda asansör, yalnızca konfor değil, aynı zamanda fiziksel erişilebilirlik açısından da temel bir ihtiyaçtır. Asansörlü binalarda üst katlardaki daireler, manzara veya daha fazla mahremiyet avantajı sayesinde değer kazanırken, asansörsüz binalarda aynı katlar ciddi bir değer kaybına uğrar.
Değerleme uzmanları, asansörün varlığını yalnızca binanın konforunu artıran bir unsur olarak değil, piyasa talebini doğrudan etkileyen bir kriter olarak ele alır. Çünkü alıcıların büyük çoğunluğu, özellikle dört kat ve üzeri binalarda asansörsüz dairelere yatırım yapmayı tercih etmez. Bu durum, söz konusu dairelerin hem satış süresini uzatır hem de fiyat avantajı sağlamak zorunda bırakır.
Kira piyasasında da asansörün rolü oldukça belirgindir. Asansörlü binalarda yüksek katlarda bulunan dairelerin kira bedelleri genellikle daha yüksek olurken, asansörsüz yapılarda aynı katlardaki daireler kiracılardan daha az talep görür. Bu nedenle, asansörün varlığı ya da yokluğu, yalnızca değerleme raporlarına değil, gayrimenkulün piyasadaki rekabet gücüne de doğrudan yansır.
Fiziksel Erişilebilirlik ve Alıcı Tercihleri
Gayrimenkul değerlemesinde dairenin bulunduğu kat kadar, o kata erişim kolaylığı da belirleyici bir faktördür. Özellikle asansörsüz binalarda, merdiven çıkma zorluğu alıcıların tercihlerini doğrudan etkiler. Genç ve bekar alıcılar için üçüncü ya da dördüncü kat daha kabul edilebilir olabilirken, yaşlı bireyler, çocuklu aileler ve engelliler için bu durum ciddi bir dezavantaj yaratır. Bu nedenle, erişilebilirliği kolay olan alt kat daireler daha yüksek talep görürken, üst kat daireler çoğu zaman daha düşük fiyatla satılmak zorunda kalır.
Fiziksel erişilebilirlik yalnızca günlük yaşamı değil, acil durumları da yakından ilgilendirir. Yangın, deprem veya sağlık sorunları gibi durumlarda üst katlara ulaşım zorluğu, alıcıların satın alma kararını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca taşınma sırasında eşyaların çıkarılıp indirilmesi de asansörsüz binalarda önemli bir kriterdir. Bu faktörler, özellikle büyükşehirlerde yoğun talep gören kiralık dairelerde kira bedellerine de yansımaktadır.
Sonuç olarak, alıcıların fiziksel erişim ihtiyaçları, dairenin katına göre farklılık göstermektedir. Bu da doğrudan gayrimenkul değerine etki eden unsurlardan biridir. Eksperler, rapor hazırlarken alıcı profillerini de göz önünde bulundurur ve kat faktörünü, hedef kitlenin beklentileriyle birlikte değerlendirir.
Lokasyon ve Kat Faktörü İlişkisi
Kat faktörünün gayrimenkul değerlemesindeki etkisi, bulunduğu lokasyona göre değişiklik gösterebilir. Büyükşehir merkezlerinde, özellikle ulaşımın kolay olduğu bölgelerde alt katlar genellikle daha çok talep görür. Çünkü iş temposu yüksek olan şehir yaşamında, asansörsüz binalarda üst katlara çıkmak alıcılar için dezavantaj oluşturur. Buna karşılık bazı bölgelerde, özellikle manzarası olan semtlerde üst kat daireler değerini koruyabilir. Burada lokasyonun sunduğu avantaj, kat dezavantajını kısmen dengeleyebilir.
Kırsal alanlarda veya küçük şehirlerde ise kat faktörünün etkisi daha sınırlıdır. Alıcılar için öncelik genellikle dairenin büyüklüğü, kullanım alanı ya da fiyatıdır. Ancak yine de üst katlardaki erişim zorluğu, değerlemede indirim sebebi olabilir. Ayrıca iklim koşulları da lokasyon ve kat faktörü arasındaki ilişkiye etki eder. Örneğin sıcak bölgelerde üst katlar daha fazla ısıya maruz kalırken, nemli bölgelerde alt katlarda rutubet sorunları görülebilir.
Dolayısıyla, aynı kat farklı lokasyonlarda farklı bir değerleme sonucuna yol açabilir. Bu nedenle eksperler, rapor hazırlarken dairenin bulunduğu şehir, semt ve hatta sokak özelliklerini dikkate alarak kat faktörünü değerlendirir. Böylece lokasyonun sunduğu artılar ve eksiler, kat sayısı ile dengeli bir şekilde ele alınır.
Büyükşehirlerde Değerleme Dinamikleri
Büyükşehirlerde kat faktörü, gayrimenkul değerlemesinde çok daha belirgin bir rol oynar. İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde daire değerleri, yalnızca binanın bulunduğu semt veya sokakla değil, aynı zamanda dairenin katıyla da doğrudan ilişkilidir. Özellikle asansörsüz binalarda üst kat dairelerin satış süresi uzar ve genellikle daha düşük fiyatla alıcı bulur. Bunun nedeni, yoğun tempolu şehir yaşamında insanların zamandan ve enerjiden tasarruf etmeyi ön planda tutmasıdır.
Öte yandan büyükşehirlerde manzaralı daireler, üst katlarda yer almalarına rağmen değerini koruyabilir. Örneğin, Boğaz manzaralı bir dairenin yüksek katta bulunması dezavantaj değil, aksine fiyat artırıcı bir unsur olabilir. Ancak bu değer artışı çoğunlukla asansörlü binalarda geçerlidir. Asansör bulunmadığında, manzara avantajı bile çoğu zaman alıcıları cezbetmeye yetmez.
Kira piyasasında da benzer bir dinamik gözlemlenir. Öğrencilerin yoğun olduğu bölgelerde daha ekonomik olduğu için üst kat dairelere talep olabilirken, merkezi semtlerde çalışan profesyoneller genellikle alt katları tercih eder. Dolayısıyla büyükşehirlerde kat faktörünün değere etkisi yalnızca binanın fiziksel özelliklerinden değil, alıcı kitlesinin sosyo-ekonomik yapısından da kaynaklanır.
Enerji Verimliliği ve Kat Faktörü
Kat sayısı yalnızca erişim kolaylığı açısından değil, enerji verimliliği bakımından da gayrimenkul değerlemesinde önemli bir rol oynar. Özellikle asansörsüz binalarda alt katlarda yaşayanlar çoğu zaman rutubet, nem ve ısı kaybı gibi sorunlarla karşılaşırken, üst katlarda yaşayanlar yazın aşırı sıcak, kışın ise daha fazla ısı kaybı ile mücadele edebilir. Bu durum, enerji tüketimini artırarak hem yaşam kalitesini düşürür hem de giderleri yükseltir.
Enerji verimliliği konusundaki farklar, alıcıların tercihlerini doğrudan etkiler. Örneğin, güneş ışığı alan orta kat daireler genellikle daha az enerjiyle daha konforlu bir yaşam sunar. Buna karşılık, zemin katta yer alan daireler doğal ışık açısından dezavantajlı olabilir. Bu faktörler, hem satış değerine hem de kira bedeline yansır.
Değerleme uzmanları, rapor hazırlarken kat faktörünü yalnızca fiziksel erişimle değil, ısı yalıtımı, güneşlenme süresi ve havalandırma koşulları gibi enerji verimliliği unsurlarıyla da birlikte değerlendirir. Özellikle son yıllarda sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu konularına artan ilgi, kat faktörünü daha da önemli hale getirmiştir. Çünkü enerji tüketimini doğrudan etkileyen kat farkı, artık alıcı ve yatırımcıların uzun vadeli maliyet hesaplarında da kritik bir rol oynamaktadır.
Yapısal Riskler ve Kat Faktörü
Kat sayısı, gayrimenkul değerlemesinde yalnızca erişim ve konfor açısından değil, aynı zamanda yapısal riskler bakımından da önemli bir unsurdur. Zemin ve bodrum katlar, su baskını, rutubet, hırsızlık gibi güvenlik ve kullanım sorunlarına daha açık olduğu için genellikle daha düşük değerden işlem görür. Özellikle büyük şehirlerde zemin katların güvenlik endişeleri nedeniyle yatırımcılar tarafından daha az tercih edilmesi, değer kaybına yol açar.
Üst katlarda ise farklı riskler söz konusudur. Asansörsüz binalarda üst katlara ulaşımın zor olması günlük yaşamı etkilerken, deprem gibi doğal afetlerde tahliye süresini de zorlaştırabilir. Ayrıca çatı katlarında ısı yalıtımının yetersizliği, yaz aylarında aşırı sıcak ve kış aylarında ısı kaybı sorunlarını beraberinde getirebilir. Bu da enerji giderlerini artırarak yaşam kalitesini düşürür.
Değerleme uzmanları, rapor hazırlarken kat faktörünü bu yapısal risklerle birlikte değerlendirir. Alt katlarda güvenlik ve nem sorunları, üst katlarda ise erişim ve enerji verimliliği problemleri fiyat üzerinde belirleyici olur. Böylece aynı binada yer alan daireler arasında ciddi değer farklılıkları ortaya çıkabilir.
Otomatik Değerleme Sistemlerinin Kat Faktörünü Modellemesi
Son yıllarda gayrimenkul sektöründe otomatik değerleme sistemleri (AVM – Automated Valuation Models) sıkça kullanılmaya başlandı. Bu sistemler, çok geniş veri setlerini analiz ederek taşınmazların değerini hızlı ve standart bir şekilde hesaplamayı amaçlar. Kat faktörü de bu modellerin en kritik değişkenlerinden biridir. Çünkü aynı binada yer alan farklı katlardaki daireler arasında ciddi fiyat farklılıkları görülebilir ve bu farkın algoritmalar tarafından doğru modellenmesi gerekir.
Otomatik değerleme sistemleri, kat bilgisini yalnızca sayısal bir veri olarak değil, bulunduğu lokasyon, bina yaşı, asansör varlığı ve alıcı talebi gibi parametrelerle birlikte değerlendirir. Örneğin, İstanbul’un merkezi bir ilçesinde asansörsüz beşinci katta yer alan daire ile ikinci kattaki daire arasında sistematik bir değer farkı hesaplanır. Bu fark, geçmiş satış verileri ve kira bedelleri üzerinden modellenerek algoritmalara yansıtılır.
Bununla birlikte, her otomatik değerleme modeli aynı hassasiyeti gösteremeyebilir. Bazı sistemler, özellikle küçük şehirlerdeki piyasa dinamiklerini veya sosyo-demografik tercihleri yeterince doğru yansıtamayabilir. Bu nedenle, kat faktörünün otomatik modellerde sağlıklı bir şekilde işlenebilmesi için sürekli güncellenen, bölgesel veri setleri kullanılmalıdır. Eksper raporlarıyla karşılaştırıldığında, doğru yapılandırılmış AVM’ler kat faktörünü yüksek doğrulukla yansıtabilir ve değerleme sürecinde güvenilir bir yardımcı araç olabilir.
Veri Tabanlı Değerleme Örnekleri
Kat faktörünün değerleme üzerindeki etkisini en iyi ortaya koyan yöntemlerden biri, veri tabanlı analizlerdir. Büyükşehirlerde aynı binada farklı katlarda satılan dairelerin fiyatları incelendiğinde, asansörsüz yapılarda alt katların üst katlara kıyasla daha yüksek bedellerden el değiştirdiği açıkça görülür. Örneğin İstanbul’da asansörsüz bir binada ikinci kattaki dairenin satış fiyatı, beşinci kattaki daireye göre %10–15 daha yüksek olabilir. Benzer şekilde, kira değerlerinde de alt katlara olan talebin daha yoğun olduğu istatistiklerle doğrulanmaktadır.
Bölgesel analizler, yalnızca fiyat farklılıklarını değil, satış hızını da ortaya koyar. Üst kat dairelerin pazarda daha uzun süre kaldığı, alıcı bulmak için fiyat indirimi yapılmak zorunda kalındığı sıkça rastlanan bir durumdur. Buna karşılık, erişilebilirliği yüksek katlardaki daireler genellikle daha kısa sürede satılır veya kiralanır. Bu durum, kat faktörünün piyasa likiditesi üzerindeki etkisini de göstermektedir.
Veri tabanlı örnekler, eksper raporlarına somut dayanak sağlar. Geçmiş satış verileri, kira kontratları ve bölgesel piyasa hareketleri üzerinden hazırlanan istatistikler, kat faktörünün değerleme sürecinde göz ardı edilemeyecek derecede güçlü bir değişken olduğunu kanıtlar. Böylece, hem yatırımcılar hem de alıcılar için kat bilgisi sayısal verilere dayalı olarak güvenilir şekilde yorumlanabilir.
Yatırımcılar İçin Kat Bazında Risk ve Fırsatlar
Gayrimenkul yatırımcıları için kat faktörü, yalnızca alım fiyatını değil, gelecekteki satış değerini ve kira getirisini de doğrudan etkileyen bir unsurdur. Özellikle asansörsüz binalarda, üst katlar düşük fiyatla satın alınabilir. Bu durum, kısa vadede düşük maliyetli bir yatırım fırsatı gibi görünse de, satış ve kiralama sürecinde alıcı bulmak zorlaşabilir. Yani üst kat daireler, likidite açısından daha yüksek risk barındırır.
Buna karşılık, ikinci ve üçüncü katlar çoğunlukla yatırım açısından en güvenli katlardır. Hem erişim kolaylığı hem de gürültüden uzak olmaları nedeniyle talep görürler. Bu da satış hızını artırır ve kira değerini daha stabil kılar. Giriş katlar ise yatırımcı açısından iki yönlü değerlendirilebilir: Ticari kullanım potansiyeli varsa cazip olabilir, ancak güvenlik ve mahremiyet sorunları nedeniyle konut amaçlı kullanımda dezavantaj oluşturabilir.
Uzun vadeli yatırımcılar için, kat faktörü aynı zamanda bölgesel dönüşüm projeleri ile de ilişkilidir. Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılıp yeniden yapılacak binalarda, üst katlarda oturan yatırımcılar yeni projede daha değerli dairelere sahip olabilir. Bu nedenle yatırımcıların kat faktörünü değerlendirirken yalnızca mevcut piyasa koşullarını değil, gelecekteki potansiyel dönüşümleri de göz önünde bulundurması gerekir.
Kira Geliri Üzerindeki Etkisi
Kat faktörü yalnızca satış değerini değil, kira gelirini de doğrudan etkileyen bir unsurdur. Asansörsüz binalarda alt katlar genellikle daha fazla talep gördüğü için kira bedelleri de üst katlara kıyasla daha yüksek olabilir. Özellikle yaşlılar, çocuklu aileler ve engelliler için erişilebilirlik öncelikli olduğundan, alt katlardaki daireler kiralama sürecinde hızla alıcı bulur. Bu durum, yatırımcılar için daha istikrarlı bir kira geliri anlamına gelir.
Üst katlarda ise durum farklıdır. Asansörsüz binalarda dördüncü veya beşinci kattaki daireler, daha düşük kira bedeliyle kiraya verilmek zorunda kalabilir. Hatta bazı bölgelerde üst katlar uzun süre boş kalma riski taşır. Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu semtlerde üst kat daireler daha uygun fiyatla kiralanabildiği için tercih edilebilir, ancak bu durumda kira getirisi alt katlara göre daha düşük seviyede kalır.
Sonuç olarak, kira gelirinin sürdürülebilirliği kat faktöründen güçlü şekilde etkilenir. Eksper raporlarında da bu durum açıkça belirtilir; aynı binada farklı katlarda yer alan dairelerin kira çarpanları arasında belirgin farklar bulunabilir. Yatırımcıların, kira gelirinden maksimum fayda sağlamak için kat faktörünü mutlaka dikkate alması gerekir.
Eksperler Kat Sayısını Nasıl Not Alır?
Eksperler, gayrimenkul değerleme raporlarında dairenin kat bilgisini yalnızca “kaçıncı katta” olduğu şeklinde yazmaz; aynı zamanda bu bilginin piyasa değerine etkisini de detaylandırır. Öncelikle binanın toplam kat sayısı, dairenin bulunduğu kat, asansör olup olmadığı ve erişim koşulları rapora açıkça not edilir. Bu bilgiler, standart değerleme formlarında zorunlu alanlar arasındadır.
Eksperler ayrıca, kat faktörünü piyasa verileriyle destekler. Örneğin aynı bölgede ikinci kat dairelerin satış süresi ve fiyat ortalaması ile beşinci kat dairelerin verileri karşılaştırılır. Bu sayede, yalnızca teorik bir değerlendirme değil, somut piyasa analizi de rapora dahil edilir. Eksper, “kat farkının” neden fiyat üzerinde etkili olduğunu açıklayarak raporun güvenilirliğini artırır.
Bunun yanında, değerleme raporlarında kat bilgisi yalnızca fiyat açısından değil, yatırım riski ve kira geliri analizi açısından da not edilir. Üst katların satış süresinin uzun olduğu ya da giriş katlarda güvenlik endişelerinin bulunduğu özellikle belirtilir. Böylece raporu inceleyen banka, yatırımcı ya da alıcı, kat faktörünün gayrimenkulün gelecekteki performansına nasıl yansıdığını net biçimde görebilir.
Kat Sayısı ile Maliyet Dengesinin Kurulması
Gayrimenkul değerlemesinde kat faktörü, yalnızca satış fiyatı ve kira geliri açısından değil, aynı zamanda maliyet dengesi açısından da değerlendirilir. Asansörsüz binalarda üst katlardaki daireler daha düşük bedelle satılabildiği için alıcıya kısa vadede ekonomik avantaj sağlayabilir. Ancak bu durum uzun vadede, yeniden satış sürecinde alıcı bulma zorluğu ve fiyat indirme gerekliliği ile dezavantaja dönüşebilir.
Zemin katlar da maliyet açısından benzer bir çelişki yaratır. Daha düşük fiyatla satın alınabilen giriş kat daireler, yatırımcı için cazip görünse de güvenlik ve gürültü sorunları nedeniyle değer artış potansiyeli sınırlı olabilir. Buna karşılık orta katlarda yer alan daireler, hem alım maliyeti hem de ileride satış kolaylığı açısından daha dengeli bir yatırım sunar.
Eksperler, rapor hazırlarken bu dengeyi net bir şekilde ortaya koyar. Kat faktörünün piyasa değerine etkisi belirlenirken, maliyet avantajı ile satış hızı ve kira potansiyeli birlikte ele alınır. Böylece, alıcıların yalnızca bugünkü fiyatı değil, gelecekteki risk ve fırsatları da göz önünde bulundurmaları sağlanır.
İkinci El Satış Hızına Kat Sayısının Etkisi
Asansörsüz binalarda kat sayısı, yalnızca satış fiyatını değil, satış hızını da doğrudan etkiler. Alıcıların büyük çoğunluğu erişim kolaylığını önceliklendirdiği için, ikinci ve üçüncü katlarda bulunan daireler piyasada daha hızlı alıcı bulur. Buna karşılık, üst katlarda yer alan daireler genellikle daha uzun süre satışta kalır ve satılabilmeleri için fiyat indirimi yapılması gerekebilir.
Zemin kat dairelerde ise durum farklıdır. Ticari kullanım potansiyeli varsa zemin kat hızlı satılabilirken, konut amaçlı kullanımlarda güvenlik ve mahremiyet sorunları nedeniyle satış süresi uzayabilir. Bu da aynı binada dahi katlara göre piyasa likiditesinde belirgin farklılıklar oluşmasına neden olur.
Eksper raporlarında, kat faktörünün satış hızına etkisi özellikle vurgulanır. Çünkü yatırımcılar için yalnızca dairenin bugünkü değeri değil, gelecekte ne kadar sürede nakde çevrilebileceği de önemlidir. Üst katların uzun sürede satılması, yatırımcı açısından likidite riski doğurur. Bu nedenle, kat faktörü ikinci el piyasasında satış süresini kısaltan veya uzatan kritik bir parametre olarak kabul edilir.
Yenileme ve Kat Tercihi Stratejileri
Asansörsüz binalarda kat faktörünün dezavantajlarını azaltmanın yollarından biri, dairelerde yapılan yenileme çalışmalarıdır. Modern tesisatlar, ısı yalıtımı, güvenlik sistemleri ve estetik düzenlemeler, üst katlardaki dairelerin cazibesini artırabilir. Özellikle enerji verimliliği sağlayan çözümler, üst katlarda yaşanan ısı kaybı veya zemin katlarda görülen rutubet sorunlarını dengeleyerek alıcı ilgisini artırır.
Kat tercihi stratejileri ise hem yatırımcılar hem de alıcılar için farklılık gösterebilir. Yatırımcılar uzun vadeli kazanç sağlamak için orta katları tercih ederken, giriş katları ticari amaçlı değerlendirmek isteyebilir. Üst katlarda oturmayı planlayan kullanıcılar ise manzara, mahremiyet ve sessizlik avantajlarına odaklanarak seçim yapar. Bu noktada, yenileme yatırımları dairenin değerini artırarak kat faktöründen doğan olumsuzlukları azaltabilir.
Eksperler için de yenileme durumu, değerleme sürecinde önemli bir kriterdir. Kat dezavantajını azaltan modernizasyonlar, rapora olumlu katkı yapar. Sonuç olarak, doğru yenileme çalışmaları ve bilinçli kat tercihleri, gayrimenkul değerlemesinde kat faktörünü dengeleyerek hem alıcı hem de yatırımcı için daha sürdürülebilir bir değer yaratır.