İmar Hakkı Transferi Nedir?

Türkiye’de kentsel dönüşüm, özellikle büyükşehirlerde artan deprem riski, nüfus yoğunluğu ve eskiyen yapı stoku nedeniyle artık sadece bir ihtiyaç değil, zorunlu bir şehircilik politikası haline geldi. Ancak dönüşüm süreçlerinin hızlanması için mevcut araçların tek başına yeterli olmadığı son yıllarda net bir şekilde görülmekte. Kamulaştırma, rezerv alan uygulamaları, yoğunluk artırımı veya maliklerle yapılan uzlaşmalar gibi yöntemler, yüksek maliyet ve uzun süreçler nedeniyle çoğu zaman kentlerin dönüşümünde ihtiyaç duyulan esnekliği sağlayamamaktadır. Bu noktada, dünya genelinde örnekleri bulunan fakat Türkiye’de yeni bir yaklaşım olarak öne çıkan imar hakkı transferi, mülkiyet hakkını korurken kentsel dönüşüm projelerine ivme kazandıran önemli bir mekanizma sunmaktadır. Yöntemin temel mantığı, riskli veya kamu kullanımına ayrılması gereken alanlarda bulunan imar hakkının, plan bütünlüğünü bozmadan başka bir bölgeye taşınabilmesidir. Hem kamu idareleri hem de hak sahipleri için daha sürdürülebilir bir çözüm oluşturması, imar hakkı transferini kentsel dönüşümde giderek daha stratejik bir araç haline getirmiştir.

Bu yeni yaklaşım, yalnızca planlama süreçlerine değil, taşınmaz değerlemesine de doğrudan etki eden çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Bir taşınmazın değerinin artık sadece fiziksel özellikleri veya konumu üzerinden değil, devredilebilir ya da devralınabilir imar hakları üzerinden de değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durum, değerleme süreçlerinde daha teknik ve analitik bir perspektifin benimsenmesini zorunlu kılmaktadır. Denge Değerleme gibi uzman kuruluşlar, imar hakkı transferi gibi yenilikçi yaklaşımların gayrimenkul üzerindeki ekonomik etkisini doğru analiz ederek hem yatırımcılara hem de kamu kurumlarına objektif veri temelli bir değerlendirme sunmaktadır. İmar hakkı transferinin düzenleyici çerçevesi ve uygulama süreçleri netleştikçe, gayrimenkul sektöründe yeni bir değer yaratma dinamiği de oluşmaktadır. İmar hakkı transferinin yasal temelinden teknik uygulama esaslarına, değerlemeye olan etkilerinden şehir planlama perspektifine kadar tüm yönlerini kapsamlı şekilde ele alalım.

İmar Hakkı Transferi Nedir?

İmar hakkı transferi, bir taşınmaza ait yapılaşma hakkının bulunduğu yerden başka bir alana taşınmasına imkân tanıyan modern bir kentsel planlama ve değerleme aracıdır. Bu uygulama, özellikle riskli yapı alanlarında, deprem tehlikesi altındaki bölgelerde veya kamu hizmetine ayrılması gereken parsellerde bulunan imar hakkının korunmasını sağlayarak mülkiyet sahiplerinin mağduriyetini önler. Klasik yöntemlerde, taşınmazın bulunduğu alan kamu kullanımına ayrıldığında maliklerin tek seçeneği kamulaştırma bedelini kabul etmek olurken, imar hakkı transferi sayesinde mülk sahibi söz konusu hakkını başka bir bölgede değerlendirebilir. Böylece hem taşınmazın mevcut ekonomik değeri korunur hem de dönüşüm süreçleri daha hızlı ve uzlaşmacı bir zeminde ilerler. Transfer edilen hakkın büyüklüğü, yapılaşma koşulları, plan kararları ve ilgili idarenin belirlediği teknik kriterler çerçevesinde net bir şekilde hesaplanır.

Bu yöntem, imar planlamasında esneklik sağlayarak kentlerin daha dengeli, sürdürülebilir ve kontrollü gelişmesini amaçlar. Özellikle yoğun yapılaşmanın azaltılması gereken bölgelerdeki imar hakkının, yapılaşmanın artırılmasına uygun bölgelere yönlendirilmesi, şehir plancılığı açısından büyük avantaj sunar. Dünyada da örnekleri bulunan bu yaklaşım; New York, Tokyo ve Hong Kong gibi büyük metropollerde uzun süredir uygulanmakta ve kent merkezlerinin düzenlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Türkiye’de ise kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlanması, afet risklerinin azaltılması ve kamu yararı odaklı gelişim hedeflerinin desteklenmesi için yeni düzenlemelerle birlikte daha görünür hale gelmiştir. Uygulamanın ekonomik etkileri sadece taşınmaz değerleriyle sınırlı kalmayıp, proje fizibiliteleri, yatırım kararları ve bölgesel kalkınma planlamalarını da doğrudan etkilemektedir.

Gayrimenkul değerleme açısından, imar hakkı transferi son derece teknik bir değerlendirme gerektirir çünkü taşınmazın değeri artık sadece fiziksel özelliklerine değil, taşınabilir imar haklarının reel piyasa değerine de bağlı hale gelir. Değerleme uzmanları, transfer edilecek hakkın miktarını, devralıcı bölgede yaratacağı yapılaşma potansiyelini ve plan kararlarının ekonomik yansımalarını analiz ederek objektif bir hesaplama yapar. Bu nedenle imar hakkı transferi, yalnızca bir planlama aracı değil, aynı zamanda finansal ve hukuki sonuçlar doğuran kapsamlı bir mekanizmadır. Bu bağlamda, bir sonraki bölümde düzenlemenin hangi hukuki temellere dayandığını ve temel amaçlarının neler olduğunu detaylı biçimde ele alacağız.

Düzenlemenin Temel Amacı ve Yasal Dayanağı

İmar hakkı transferi düzenlemesinin temel amacı, kentsel dönüşüm sürecinde mülkiyet hakkını koruyarak daha hızlı ve uzlaşmacı bir dönüşüm modeline geçilmesini sağlamaktır. Deprem riski taşıyan, afet açısından güvensiz veya kamu hizmetine ayrılması gereken alanlarda yaşayan maliklerin hak kaybı yaşamadan sürece dahil edilmesi, bu mekanizmanın en önemli hedeflerinden biridir. Böylece hem kamulaştırma maliyetleri düşer hem de dönüşüm süreçleri daha rasyonel bir şekilde yönetilir.

Düzenleme, esas olarak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklere dayanır. Bu kapsam, riskli alanlarda bulunan taşınmazların imar haklarının başka bölgelerde değerlendirilmesine olanak tanır. Aynı zamanda 3194 sayılı İmar Kanunu ile planlama süreçlerinde uygulanacak teknik esaslar belirlenir. Belediyeler ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, transfer süreçlerinde hem onay merciidir hem de plan bütünlüğünü korumakla yükümlüdür.

Bu yasal çerçeve, şehircilik planlarının daha dengeli bir yapıya kavuşmasını hedefler. Amaç yalnızca riskli alanları dönüştürmek değil, yapı yoğunluğunu doğru bölgelere yönlendirmektir. Bu nedenle imar hakkı transferi, kent içindeki yoğunluğun azaltılması gereken bölgelerle gelişime açık alanlar arasında bir denge mekanizması oluşturur. Böylece hem afet yönetimi hem de sürdürülebilir şehir planlaması açısından daha tutarlı bir yaklaşım mümkün hale gelir.

Düzenlemenin bir diğer önemli etkisi, gayrimenkul değerlemesinin kapsamını genişletmesidir. Artık taşınmaz değerlemesi yalnızca mevcut konum ve yapı özelliklerine değil, devredilebilir imar haklarının ekonomik karşılığına da bağlıdır. Bu durum hem yatırımcılar hem de kamu kurumları açısından yeni bir değerlendirme modeli ortaya çıkarır. İmar hakkı transferinin uygulama alanı genişledikçe, bu değerleme yaklaşımı Türkiye’de daha fazla önem kazanacaktır.

Kamulaştırma ve İmar Hakkı Transferinin Karşılaştırılması

Kamulaştırma, kamu yararı için gerekli görülen taşınmazların bedeli ödenerek idare tarafından alınması esasına dayanır. Ancak bu süreç çoğu zaman uzun dava aşamaları, yüksek maliyetler ve maliklerin memnuniyetsizliği gibi sorunlar yaratır. Özellikle yoğun yapılaşmış bölgelerde kamulaştırma hem idare hem de hak sahipleri için ekonomik bir yük haline gelir. Bu nedenle kamulaştırma, pratikte dönüşüm süreçlerini hızlandırmak yerine çoğu zaman geciktiren bir araç olarak görülür.

İmar hakkı transferi ise aynı sorunu daha uzlaşmacı bir yöntemle çözmeyi hedefler. Malik, taşınmazının bulunduğu alanda inşaat yapamasa bile sahip olduğu imar hakkını uygun görülen başka bir bölgeye taşıyabilir. Böylece hem mülkiyet hakkı korunur hem de kamunun müdahalesi daha düşük maliyetle gerçekleşmiş olur. Bu yönüyle transfer, kamulaştırmaya göre daha demokratik ve mali açıdan sürdürülebilir bir model olarak öne çıkar.

Her iki yöntemin değerleme açısından sonuçları da oldukça farklıdır. Kamulaştırmada taşınmazın mevcut durumu üzerinden bir bedel belirlenirken, imar hakkı transferinde hakkın taşınacağı bölgedeki yapılaşma potansiyeli doğrudan değeri etkiler. Bu durum, transfer modelini daha esnek ve ekonomik açıdan daha verimli bir seçenek haline getirir. Uygulamada, özellikle riskli alanların dönüştürülmesinde kamulaştırma yerine imar hakkı transferinin tercih edilme oranı giderek artmaktadır.

Devralıcı ve Devredici Parsellere İlişkin Esaslar

Devredici parsel, imar hakkının bulunduğu ancak yapılaşma açısından riskli, sınırlı veya kamu hizmetine ayrılması gereken alan üzerinde yer alan taşınmazı ifade eder. Bu parsellerde maliklerin yapı yapması ya mümkün değildir ya da kentsel dönüşüm hedefleri nedeniyle uygun görülmez. Bu nedenle taşınmazın barındırdığı yapılaşma hakkı başka bir bölgeye taşınarak korunur. Böylece mülk sahipleri hak kaybı yaşamazken, ilgili parsel kamu yararı doğrultusunda değerlendirilebilir hale gelir.

Devralıcı parsel ise imar hakkının aktarıldığı, yapılaşmaya elverişli ve plan kararları doğrultusunda yoğunluk artışının kabul edilebilir olduğu bölgelerdir. Bu parsellerde, transfer edilen hak kadar ilave yapılaşma yapılmasına izin verilir. Devralıcı parsellerin belirlenmesinde şehircilik ilkeleri, ulaşım kapasitesi, altyapı uygunluğu ve çevresel etkiler dikkate alınır. Yani transfer işlemi, yoğunluğu rastgele artırmak yerine kontrollü bir planlama yaklaşımıyla yürütülür.

Her iki parsel türü için de idare tarafından belirlenen teknik sınırlar bulunur. Yoğunluk artışının maksimum oranı, parsel büyüklüğü, yapı yüksekliği ve emsal değerleri plan notları ile net şekilde tanımlanır. Bu sınırlamalar, transfer işleminin plan bütünlüğünü bozmasını engeller. Aynı zamanda, devralıcı parsellere yapılacak ek yapılaşmanın çevreye ve şehir altyapısına zarar vermemesi gözetilir. Bu nedenle süreç hem planlama hem de teknik analiz gerektiren kapsamlı bir uygulamadır.

Gayrimenkul değerleme açısından bu iki parsel tipi arasındaki fark oldukça kritiktir. Devredici parsel, fiziki olarak yapılaşmaya kapalı olsa bile değerini imar hakkı üzerinden korur. Devralıcı parsel ise ilave yapılaşma hakkı kazandığı için piyasa değerinde artış gösterir. Bu nedenle değerleme uzmanları, transfer hakkının miktarını ve devralıcı parselde yaratacağı ekonomik karşılığı ayrı ayrı analiz eder. Bu analiz, imar hakkı transferinin ekonomik fizibilitesini belirleyen temel unsurdur.

PARSİD (Parselasyon Planı İzleme ve Denetleme Sistemi)

PARSİD, imar hakkı transferi ve parselasyon süreçlerinin dijital ortamda izlenmesini sağlayan bir kontrol ve denetim mekanizmasıdır. Bu sistem, belediyeler ve ilgili kurumların yaptığı parselasyon planlarının düzenli olarak takip edilmesini, aktarılmış hakların kayıt altına alınmasını ve sürecin şeffaf biçimde ilerlemesini amaçlar. Böylece imar hakkı transferi işlemleri, kişiye veya projeye göre değişmeyen standart bir yapıda yürütülür.

PARSİD’in en önemli işlevi, taşınmazlara ait imar haklarının nereden nereye aktarıldığını merkezi bir veri tabanı üzerinden izlenebilir hale getirmesidir. Bu sayede hem devralıcı hem devredici parseller için yapılan değişiklikler anlık olarak kontrol edilir. Sistem, yoğunluk artışlarının plan notlarına uygun olup olmadığını denetleyerek plan bütünlüğünün korunmasını sağlar. Bu yönüyle PARSİD, imar hakkı transferinin teknik güvenlik duvarı gibi çalışır.

Gayrimenkul değerleme süreçlerinde PARSİD kayıtları kritik öneme sahiptir çünkü transfer edilmiş imar haklarının doğruluğu ve miktarı bu sistemde kayıt altına alınır. Değerleme uzmanları, parsellerin güncel hak durumunu PARSİD üzerinden teyit ederek doğru analiz yapabilir. Bu hem yatırımcılar hem de kamu kurumları için güvenli ve veri temelli bir değerlendirme ortamı yaratır. Sonuç olarak, PARSİD imar hakkı transferinin hem uygulanabilirliğini hem de güvenilirliğini artıran temel bir dijital altyapı görevindedir.

Başvuru ve Onay Süreci

İmar hakkı transferi için başvuru süreci, taşınmaz maliklerinin ilgili belediyeye dilekçe ve gerekli teknik belgelerle müracaat etmesiyle başlar. Başvuru aşamasında imar durum belgesi, tapu kayıtları, parsel bilgileri ve varsa riskli alan kararları gibi dokümanlar sunulur. Bu belgeler, transfer edilebilir hakkın miktarının ve taşınmazın plan kararlarındaki konumunun netleşmesi için zorunludur. İlk aşamada yapılan inceleme, başvurunun teknik olarak uygun olup olmadığını belirler.

Belediye, başvuruyu değerlendirdikten sonra devredici parselin transfer için uygun olup olmadığını analiz eder. Bu aşamada yapılaşma kısıtları, afet riski, kamu kullanımına ayrılma durumu ve plan bütünlüğü dikkate alınır. Eğer parselin transfer hakkı uygun görülürse, idare tarafından devralıcı alanın belirlenmesi gündeme gelir. Devralıcı alanın seçimi, altyapı kapasitesi, çevresel etki ve yoğunluk artışı sınırlarına göre yapılır. Böylece transfer işlemi planlama ilkeleriyle uyumlu şekilde ilerler.

Onay sürecinde belediye, her iki parsel için de detaylı bir plan değişikliği veya plan notu düzenlemesi yapar. Transfer edilen hakkın büyüklüğü, yapılaşma koşulları ve kullanılabileceği alan net olarak tanımlanır. Bu aşama, sürecin hukuki güvenliğini sağlar. Onaylanan işlem daha sonra PARSİD sistemine işlenerek resmileştirilir. Bu kayıt, hem idare hem de mülk sahibi için ilerleyen aşamalarda referans niteliği taşır.

Değerleme süreçleri de onay aşamasında kritik önem taşır. Denge Değerleme gibi uzman kuruluşlar, transfer edilecek hakkın ekonomik karşılığını belirleyerek hem maliklere hem de idareye objektif bir değerlendirme sunar. Bu raporlar, transfer anlaşmalarının sağlıklı yapılması için temel bir dayanak oluşturur. Sonuç olarak, başvuru ve onay süreci hem teknik hem de hukuki bileşenlerin uyum içinde yürütüldüğü çok aşamalı bir mekanizmadır.

Devredici Parseldeki Alanın Kamu Hizmetine Tahsisi

İmar hakkı transferi tamamlandıktan sonra devredici parselde bulunan alan, kamu hizmetine ayrılabilecek bir nitelik kazanır. Bu parseller çoğunlukla yeşil alan, park, yol, eğitim tesisi, sağlık yapısı veya sosyal donatı gibi kamunun doğrudan faydalanacağı hizmetlere tahsis edilir. Bu yaklaşım, hem kentsel dönüşümün toplumsal yararını artırır hem de riskli yapıların bulunduğu bölgelerde daha güvenli ve sağlıklı yaşam alanları oluşturulmasına katkı sağlar. Böylece dönüşüm sadece ekonomik değil, sosyal açıdan da sürdürülebilir bir modele dönüşür.

Kamu hizmetine tahsis edilen alanlarda maliklerin hakları tamamen korunur çünkü imar hakkı başka bir bölgeye taşınarak değer kaybı önlenmiştir. Bu nedenle, mülk sahiplerinin dava süreçlerine gitme ihtimali azaltılır ve dönüşüm süreçleri daha hızlı ilerler. Ayrıca idarenin kamulaştırma yükü azaldığı için belediyelerin bütçesi üzerinde oluşan baskı hafifler. Bu durum, hem idareler hem de hak sahipleri açısından daha dengeli bir uygulama zemini yaratır.

Bu tahsis süreci plan notları ve imar planı değişiklikleriyle resmileştirilir. Parselin kamu hizmetine ayrılması, planlama bütünlüğü içinde net bir fonksiyon tanımıyla yapılır. İlgili alanın kamusal kullanıma uygunluğu, çevre dokusuna etkisi ve altyapı entegrasyonu teknik kriterler doğrultusunda değerlendirilir. Böylece devredici parsel, dönüşümün en önemli bileşenlerinden biri olan “kamusal fayda üretme” işlevini üstlenir.

Derdest Davalar Üzerindeki Etkisi

İmar hakkı transferi, kamulaştırma veya plan değişikliği nedeniyle açılmış devam eden davalar üzerinde doğrudan etkiler yaratabilir. Özellikle kamulaştırma bedeline ilişkin uyuşmazlıklarda, maliklerin değeri düşük bulması sonucu süreç yıllarca uzayabiliyordu. Transfer uygulaması sayesinde mülkiyet hakkı tamamen ortadan kalkmadığı, yalnızca başka bir alana taşındığı için bu tür uyuşmazlıkların büyük bölümü kendiliğinden anlamını yitirir. Böylece hem idare hem de malik için daha hızlı ve uzlaşmacı bir çözüm ortaya çıkar.

Derdest davaların en önemli kısmını oluşturan kamulaştırma iptal davaları, transfer sonrası hukuki statü değiştiği için yeniden değerlendirme gerektirir. Taşınmaz artık kamu hizmetine tahsis edilen bir alan olduğundan, idarenin kamu yararı gerekçesi daha güçlü hale gelir. Bu durum, mahkemelerin değerlendirme ölçütlerini etkiler ve idarenin işlemine yönelik iptal riskini azaltabilir. Bu yönüyle, imar hakkı transferi yargı süreçlerinde idare lehine daha sürdürülebilir bir çerçeve oluşturur.

Değerleme uyuşmazlıkları da transfer modelinden önemli ölçüde etkilenir. Kamulaştırmada değer, taşınmazın mevcut durumu üzerinden belirlenirken, imar hakkı transferinde taşınabilir hakların ekonomik karşılığı dikkate alınır. Bu nedenle davalarda uzman raporları daha belirleyici hale gelir. Maliklerin yeni durumda hak kaybı yaşamaması, davaya devam etme motivasyonunu da büyük ölçüde azaltır. Bu yönüyle transfer, uyuşmazlıkların hem sayısını hem de niteliğini değiştiren stratejik bir mekanizmadır.

Son olarak, imar planlarına karşı açılmış davalarda da benzer etkiler görülebilir. Transfer edilen hakkın plan kararlarıyla uyumlu şekilde başka bir alana yönlendirilmesi, planın gerekçesini güçlendirir ve dava süreçlerinde belirsizlikleri azaltır. Bu durum, şehir planlama ve hukuki süreçler arasında daha uyumlu bir denge kurulmasını sağlar.

İmar Hakkı Transferinin Gayrimenkul Değerleme Süreçlerine Etkisi

İmar hakkı transferi, klasik değerleme yöntemlerinin ötesinde yeni bir analiz boyutu gerektirir. Çünkü taşınmazın değeri artık yalnızca bulunduğu lokasyon, kullanım fonksiyonu veya yapılaşma koşullarıyla sınırlı değildir. Transfer edilebilir imar hakkının parasal karşılığı da doğrudan değerleme kapsamına girer. Bu nedenle uzmanların, hem devredici hem devralıcı parselde oluşacak ekonomik etkileri ayrı ayrı hesaplaması gerekir. Bu durum değerleme sürecini daha teknik, hesaplamaları ise daha çok yönlü hale getirir.

Devredici parsellerde fiziksel yapılaşma mümkün olmasa bile taşınmaz, sahip olduğu imar hakkı nedeniyle değerini korur. Bu, klasik plan kısıtlamaları nedeniyle değeri düşmesi beklenen taşınmazların ekonomik açıdan yeniden anlam kazanmasını sağlar. Değerleme uzmanı, devredilecek hakkın büyüklüğünü, plan notlarındaki yapılaşma limitlerini ve hak transferine konu olabilecek yoğunluk potansiyelini dikkate alarak hesaplama yapar. Böylece taşınmaz, kullanılabilirlik yerine hak kapasitesi üzerinden değerlendirilir.

Devralıcı parsellerde ise durum tam tersidir; parsel ilave inşaat hakkı kazandığı için piyasa değeri yükselir. Bu artış, yalnızca emsal değerindeki yükselişle sınırlı değildir; yatırım potansiyeli, inşaat alanı verimliliği ve proje fizibilitesi gibi göstergeler de dikkate alınır. Değerleme raporlarında devralıcı parseldeki artı değer, transfer edilen hakkın ekonomik karşılığıyla ilişkilendirilerek belirlenir. Bu model, özellikle yatırımcıların proje kârlılığına ilişkin daha somut sonuçlar elde etmesini sağlar.

Sonuç olarak imar hakkı transferi, değerleme sürecini hem teknik hem de stratejik açıdan dönüştüren bir uygulamadır. Uzmanlar artık yalnızca mevcut taşınmazı değil, taşınabilir hakların piyasa etkisini de analiz etmek zorundadır. Bu da doğru veri kullanımını, plan kararlarının ayrıntılı incelenmesini ve transfer senaryolarının ekonomik olarak test edilmesini gerektirir. Uygulamanın yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye’de taşınmaz değerleme yaklaşımında yeni ve daha kapsamlı bir metodoloji standart haline gelecektir.

Şehir Planlama ve Yatırım Perspektifinden Önemi

İmar hakkı transferi, şehir planlamasında esneklik sağlayan ve kent yoğunluğunu daha dengeli bir şekilde dağıtmaya imkân tanıyan modern bir araçtır. Yoğun yapılaşmanın azaltılması gereken bölgelerdeki imar hakkı, gelişime daha açık ve altyapı kapasitesi yüksek olan alanlara yönlendirilir. Bu sayede hem riskli bölgeler daha güvenli hale gelir hem de kent içindeki yoğunluk baskısı daha yönetilebilir bir forma kavuşur. Uygulama, plan kararlarının sürdürülebilirliğini artırarak uzun vadeli şehircilik stratejilerinin desteklenmesine katkı sağlar.

Yatırım açısından bakıldığında imar hakkı transferi, proje geliştirme süreçlerini daha öngörülebilir ve ekonomik hale getirir. Devralıcı parsellerde elde edilen ek yapılaşma hakkı, yatırımcılar için yeni proje senaryoları oluşturur ve arsa verimliliğini artırır. Bu durum, proje fizibilitelerini olumlu etkileyerek kârlı yatırım fırsatları ortaya çıkarır. Aynı zamanda devredici parsellerde hak sahiplerinin mağdur olmaması, yatırım ve dönüşüm süreçlerine sosyal kabul kazandırır.

Bu mekanizma, belediyelerin planlama kapasitesini de güçlendirir çünkü şehirler artık yalnızca mevcut koşullara değil, uzun vadeli gelişim senaryolarına göre düzenlenebilir. Transfer edilen haklar, plan bütünlüğünü bozmadan uygulanabildiği için şehircilikte “dengeli büyüme” ilkesi daha sağlıklı şekilde hayata geçirilir. Böylece kentlerin hem ekonomik hem de sosyal açıdan daha istikrarlı bir gelişim çizgisi yakalaması mümkün hale gelir.

İmar Hakkı Transferi Kentsel Dönüşümde Ne Vaat Ediyor?

İmar hakkı transferi, Türkiye’de kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlanması ve daha adil bir zemine oturması için güçlü bir araç sunar. Kamu yararı gereği yapılaşmaya kapatılması gereken alanlarda maliklerin haklarını koruması, yöntemin en önemli avantajıdır. Böylece hem sosyal hem de ekonomik açıdan daha uzlaşmacı bir dönüşüm modeli ortaya çıkar. Uygulama, kamulaştırmanın yol açtığı uzun dava süreçlerini ve yüksek maliyetleri önemli ölçüde azaltır.

Şehir planlama açısından bakıldığında bu mekanizma, yoğunluğun doğru bölgelere yönlendirilmesini sağlayarak kent dokusunun daha sürdürülebilir şekilde şekillenmesine yardımcı olur. Riskli alanlar kamu hizmetine ayrılırken, gelişime uygun parsellerde daha verimli projeler geliştirilebilir. Bu durum hem şehircilik politikalarını güçlendirir hem de yatırımcılar için daha öngörülebilir bir ortam sunar.

Gayrimenkul değerleme süreçleri de bu yeni yaklaşım sayesinde daha kapsamlı bir yapıya kavuşur. Taşınmazlar artık yalnızca fiziksel özellikleriyle değil, sahip oldukları devredilebilir imar haklarıyla birlikte değerlendirilir. Bu da sektörde daha analitik, veri odaklı ve şeffaf bir değerleme standardının oluşmasına katkı sağlar.

Sonuç olarak imar hakkı transferi, kentsel dönüşüm, şehir planlama ve gayrimenkul değerleme alanlarında önemli bir paradigma değişiminin habercisidir. Doğru uygulandığında hem kentlerin yenilenmesine hız kazandırır hem de mülkiyet sahipleri, yatırımcılar ve kamu kurumları için daha dengeli bir çözüm sunar. Bu nedenle Türkiye’nin dönüşüm sürecinde önümüzdeki yıllarda daha merkezi bir araç haline gelmesi beklenmektedir.

Değerleme Bültenine
Abone Olun

Benzer İçerikler

Contact us

Kapsamlı Değerleme Hizmetleri İçin Bizimle İletişime Geçin

Sorularınızı yanıtlamaktan ve hizmetlerimizden hangisinin ihtiyaçlarınıza en uygun olduğunu belirlemenize yardımcı olmaktan memnuniyet duyarız.

Your benefits:
What happens next?
1

We Schedule a call at your convenience 

2

We do a discovery and consulting meting 

3

We prepare a proposal 

İletişim